KÜRDİSTANDA EKONOMİK SOYKIRIM
06 Kanûn 2013 În
Kürdistandaki ekonomik soykırım Erdoğanın sözde kalkınma projeleri adına ve onun kuyrukçusu KDP ile yapılmaya çalışılıyor
Binevş EDESSA
Erdoğanın ekonomi alanındaki soykırımı devam ediyor. Bir yandan ekonomik alanda sıkıntı yaşayan halk dururken, diğer yandan ise küresel sermaye güçleriyle birlikte daha fazla nasıl kâr-sermaye elde ederim politikaları peşinde koşuyor. Geçenlerde Erdoğan'ın Rusya Başbakanı Putin ile yaptığı görüşmeye bakalım, her ne kadar Suriye meselesinde birbirlerine taviz vermeseler de konu ekonomi olunca öyle hemen de nasıl kuzu kesiliyorlar. Doğal gaz anlaşması ebediyete kadar yapılan bir anlaşma. Hatırlarsınız, Önderliğimizin üzerine yapılan uluslar arası komplonun temel bir faktörüydü doğal gaz anlaşması. Hani bir söz vardır Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur. şimdi Neçirvanın da gelişi Barzaninin gelişinden belli oldu. Neymiş mesele biraz petrol biraz da enerji. Peki, Erdoğan bunu nerden karşılayacak? Kuşkusuz yine Kürdistan halkını, topraklarını sömürüp, talan ederek. Kapitalist sistem yüzyıllardır Kürdistanı ekonomik anlamda işgal etmiş ve bugünde acımasızca işgal etmeye devam etmektedir. Kürdistana yönelik saldırıların altında ekonomik çıkar vardır. Bir şey para- kâr getiriyorsa orası sonuna kadar sömürülüyor. Doğa tahrip ediliyor, toplum aç kalıyor kimin umurunda! Sermayeyle iç içe geçmiş olan devletler küresel kapitalizme işte böyle hizmet ediyor.
Kürdistana yönelik saldırı ve işgal vahşice devam etmektedir. Sermaye peşinde koşmaları için bir bahane ortaya koymalarına da gerek yok. Onlar için en büyük kaynak coğrafik olarak zengin ülkelerin sonuna kadar deyim yerindeyse suyunu kurutmaktır. Erdoğan ve hükümetine petrol yine enerji kaynakları nereden geliyor sanıyorsunuz? Elbette ki yine kaynak Kürdistan coğrafyasıdır. Ülkemizin her yerine barajlar, HESler, petrol yatakları vs. kurarak enerji kaynaklarını oluşturan Erdoğan, bu yetmiyormuş gibi, dış güçlerle de Kürdistan toprakları üzerinden pazarlık yapıp, dünyanın vahşi sermayedarlarına peşkeş çekiyor. Bugün Urfa, Batman, Dersim, Amed ve Botan gibi bölgeler kapitalist sermayedarlara teslim ediliyor. İhaleler, taşeron firmalarla ve büyük şirketlerle toprağı, suları parça parça ederek, Kürdistana el koymaya çalışıyorlar. Bu aynı zamanda bir tarihi, bir kültürü ve bir mekânı yok etme hedefidir. Önderlik; ekonomik işgal işgallerin en büyüğü ve en tehlikelisidir. Tespitini yapmış ve bu konuda ciddi uyarılar, çözüm perspektifini ve projesini de ortaya koymuştur.
Kürdistanda ki ekonomik soykırım Erdoğanın sözde kalkınma projeleri adına ve onun kuyrukçusu KDP ile yapılmaya çalışılıyor. Önce Barzani ile seçim propagandalarında bir boy gösterisi yapan Erdoğan, şimdide Neçirvan ile ekonomi alanında bir ittifak kurmaya, enerji, gaz vb. gibi yeni projelere imza atmaya çalışıyor. Peki, acaba tüm mesele sadece enerji veya petrol elde etmek ve bunlar üzerinden kâr-sermaye kazanmak mıdır? Kuşkusuz tek neden bu değildir. Özellikle konu Kürtler ve Kürdistan olunca hiç değildir. Büyük hedef Kürdistana sahip olabilmektir. Bu hem siyasi hem ekonomik hem sosyal ve hem de kültürel anlamda sahip olma projesidir. Kısacası bunların hepsi birbirleriyle bağlantılıdır.
Halk olarak tarihimize ve toprağımıza sahip çıkalım. Vahşi sermayedarlara ve AKPnin ekonomi politikalarına, kalkınma, yatırım projelerine, demokratik paketlerine artık itimat beslemeyelim. Bir ülke veya bir halk parayla asla satın alınamaz. Bir halkın toprağına karşı saldırı varsa bu başlı başına bir mücadele gerekçesidir. Bu işgale karşı siyasi mücadele yürütmek bir vicdan ve yurtseverlik görevimizdir. Öyleyse daha fazla geç kalmadan kapitalizmin işgalci, sömürgeci politikalarına karşı kampanyalar başlatalım, kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz belirleyelim. Bir köyümüze yol, su, elektrik mi gerekiyor kendi komün ve kooperatiflerimizi kurarak anlamlı bir yaşam tarzını, komünal ekonomi sistemimizi kuralım. Halk kimseye muhtaç olmadan kendi ihtiyaçlarını kendileri tespit edip, bu ihtiyaçlarını karşılayabilmelidir. Ancak bu şekilde ülkemizden, toprağımızdan yerli ve yabancı tüm sermayedarlar çıkartılır, ortak, demokratik ve özgür yaşam koşulları gerçekleşir.