ROJAVA DEVRİMİ KÜRTLERİN ONURUDUR
17 Tîrmeh 2014 Pêncşem
IŞİD saldırıları karşısında KDPnin oynadığı rol ise kendi iktidar ve çıkar hesapları uğruna onurunu satmaktır
Zîlan FIRAT
Rojava devrimi üçüncü yılına girmektedir. İğneyle kuyu kazarcasına kazanılan bu değerlere her gün saldırılar sürmektedir. Tarihte Kürtlerin kendi yaşamları hakkında söz sahibi olma amaçlı geliştirdikleri başkaldırıları olsa da hepsinin sonu inkâr ve imhacı güçlere teslim olmaktan öteye gitmemiştir. Her ne kadar kahramanca direnişler geliştirilmiş, bazı değerler yaratılmış olsa da kendilerini koruyacak sistemlerini oluşturmadıkları için kısa süre de tekrardan sömürgeci güçlerin denetiminde kendine ait olmayan, kendini inkâr eden bir yaşamın pençesinden kurtulamamışlardır.
Her başkaldırı zulmün daha da artması, asimilasyonun daha derinleşmesinden başka bir sonuç getirmemiştir. Öyle ki artık Kürdüm demek bile yaşanan en büyük korku olmuştur. Kürdistanın parçalanması gibi Kürt insanının da beyni parçalanmış, kendi değerlerinden her geçen gün daha da uzaklaştırılmıştır. Yaşam da onurluca sahipleneceği bir değeri kalmamıştır. Kendisi olmaktan çıkarılmış halkı sadece Kürdistanı paylaşanlar değil, Kürdistandan faydalanmak isteyen herkes kullanmak istemiş, bunun için Kürt insanı üzerinden her türlü kirli politikalarını uygulamaya çalışmışlardır.
Emperyalist güçler için kendi sistemine aldığı Kürt en iyi Kürt olurken, ülkesini, değerlerini ve onurunu sahiplenerek kendi olma savaşımını veren Kürt, en büyük tehlike olarak görülmüş ve ortadan kaldırılması için savaşlar geliştirilmiştir. Bu gün Rojavada verilen savaş kendisi olmak isteyen Kürde karşı bir savaştır. Amansız bir iradesizleştirme savaşı Rojava şahsında tüm Ortadoğu insanına dayatılmak isteniyor. Kapitalist modernitenin, demokratik moderniteyi boğma, insanların insanca yaşamasının engellenmesi savaşımıdır. Kapitalist modernite güçleri Ortadoğunun zengin kaynaklarından faydalanmak için her gün bir bahane yaratarak halkları birbirine karşı savaştırmaktadır. Ortadoğuda yürütülen savaş özde din ve mezhep savaşımı değil, kaynakların paylaşılması savaşımıdır. Emperyalist güçler çıkarları için her gün yüzlerce insanı bir hiç uğruna öldürmektedir. Ortadoğuda sadece insanlar değil, yaşam anlayışı, insanlık değerleri ve umutlar da her gün ölmekte, öldürülmektedir. Rojava devrimi ise tüm bu ölümleri durdurma, yaşamı yeniden canlandırma devrimidir.
Bu gün Rojavada Ortadoğunun kaderini değiştirecek yaşam sisteminin temelleri atılmış durumdadır. Kürt halkı yeniden insanlığın merkezinde özgür yaşamın öncüsü olmaktadır. Rojavada yaşayan halklar kendi yaşamlarını kendi istedikleri gibi yaşamak, kendi geleceklerini kendileri belirlemek, kendi kültürünü ve değerlerini korumak için yaşam mücadelesi verdiler ve halende bu mücadele verilmektedir. Adeta ayakta kalma irade olma savaşımıydı bu güne kadar verilen savaş.
Rojavada verilen savaş sadece El-Nusra ya da IŞİDe karşı değildir. Rojavayı kendisine tehdit olarak gören emperyalist zihniyete, Suriye, Türkiye, İranın dışında Kürtlükten nasibini almayan işbirlikçi KDPye karşı kendini savunma savaşıdır. Halkların iradesini esas alan bir sistemi kendileri ve çıkarları için tehlike görenlere karşı verilen bir savaştır. IŞİD saldırıları karşısında KDPnin oynadığı rol ise kendi iktidar ve çıkar hesapları uğruna onurunu satmaktır.
Rojava halkı bu üç yılda değerlerini ve onurunu korumak için kadın, genç, yaşlı demeden seferberlik ruhuyla irade olma savaşını tüm imkânsızlıklara rağmen verdi ve vermektedir.
Kürt Özgürlük Hareketinin Ortadoğuya açılmasında önemli katkısı olan Kobane, Rojava devriminin de öncülüğünü yapmıştır. Son günlerde IŞİD üzerinde Kobaneye karşı geliştirilen saldırılar da özgürlük hareketinin kazanımlarına karşı geliştirilen saldırılardır. IŞİDin Ortadoğu üzerinde kirli emellerini gerçekleştirmesine engel olacak güç halkların ortak mücadele gücü olacaktır.
Rojava devrimi Kürtlerin ve tüm Ortadoğunun onurudur. Özgürlük mücadelesinin kazanımlarına ve Rojava devrimine sahip çıkmaksa onuruna sahip çıkmaktır. Ulusal bilincin gelişmesi sınırları anlamsızlaştırdığı gibi hiçbir sınırı da engel olarak görmemektedir. Tarihten beri Kürtler ulusal birliği oluşturamadıkları için hep başkalarına ait olan yaşamı yaşadılar, alternatif bir yaşam arayışına girmediler. Tarihin tekerrür etmemesi için bu gün birlik ruhuyla hareket etmek öncelikli görev olmaktadır.
Kürt halkı özelde Kobaneye genelde Rojavaya karşı geliştirilen saldırılar karşısında birlik ruhuyla hareket ettiği sürece bu devrim yenilmeyecek ve Ortadoğunun özgürlük garantisi olacaktır.