HAKİKAT VE AHLAK
24 Îlon 2014 Çarşem
Her şey değişmek dönüşmek durumundadır, ama kendi mecrasında, kendi doğal akışı içinde değişme ayrıdır, dıştan yapılan yıkıcı-yozlaştırıcı suni müdahalelerle zoraki değiştirme ayrıdır
Toplumsal yaşantı ve ilişkilerde manevi-ahlaki kural ve yasalar ister yazılı olsun, ister sözlü olsun olmazsa olmaz kabilindedir. Ahlaki değerlerin, ölçü, kural, ruhsallık vb. güçlü olmadığı topluluk veya toplumlarda, her şey tartışma ve eleştiri konusu olur. Ahlak kurallarının şekillendiği tarihsel kesit, toplumsal ilişkilerin oluştuğu, üretim-bilinç, sosyal yaşam, siyaset vb. geliştiği süreçtir. Bu ilişkiler ağının sağlıklı yürüyebilmesi için topluluk ile birey arasında, yine topluluklar arasında uyumun olması gerekmektedir. Nispeten karmaşıklaşan ilişki ve yaşam bağlarının bir kaosa, anarşiye yol açmaması için manevi-ahlaki sorumlulukların biçimlendirilmesi kaçınılmazdır.
Kapitalizmin geliştiği yerlerde ilk önce toplulukların, dolayısıyla bireylerin ahlaki ölçülerini yerle bir eder. Dumurauğratmada, yozlaştırmada, aşındırma ve anlamsızlaştırmada kapitalizmin kullandığı yollar, yöntemler, araçlar ve ölçüler toplumların bin yılların birikimi olan ahlak kültürünü kısa zamanda tüketir. Kapitalizm bir yerde gelişebilmek için ilk önce saldırı komutunu bu alana yönelik vermektedir. Ahlaki duyguları, ahlaki ölçü ve kuralları dağıtılmış, parçalanmış bir topluluk, toplum ve birey istenildiği gibi kalıba girer. İstenilen kişiliğin inşa edilmesi sağlanır.
Son on yıllarda iletişim tekniğinin çok hızlı gelişmesine paralel olarak toplum ve bireydeki ahlaki çürüme ve yozlaşmada da hızlı bir artış baş göstermiştir. Bin yılların toplumsal birikim, ilişki, dayanışma, empati kurma, karşılıklı sorumluluk anlayışı, farklılıklara saygı vb. gibi bir toplumun temel manevi-maddi dokusunu, ruhsal formasyonunu oluşturan temel taşlar parçalanıp dağıtılmaktadır. Her şey değişmek dönüşmek durumundadır, ama kendi mecrasında, kendi doğal akışı içinde değişme ayrıdır, dıştan yapılan yıkıcı-yozlaştırıcı suni müdahalelerle zoraki değiştirme ayrıdır. Kapitalizmin bugün yaptıkları bu yıkıcı-dağıtıcı tarz kapsamında değerlendirilebilir ancak. Güçlü toplumcu dokular, kapitalizmin savruklaştırıcı-yüzeyselleştirici, içini boşaltıcı, kökünden ve gerçeğinden, doğasından koparıcı toplum politikasına engeldir. Bu nedenle her şeyi, her değeri, birikimi alay konusu yapması, hoşgörücü yaklaşımla le alması bu politikanın hem kendisi, hem sonuçları olmaktadır.
Hakikat rejiminde toplum, ahlaki ve politik değerlerle vardır ve bu değerlerin bileşkesi ilk toplumcu zihniyet şekillenir. Toplumsal sorunlar bu zihniyet ile ele alınır, bu perspektifle çözümler ve projeler üretilir. Köklerini ilk toplumsal biçimlenişlerden alan bir bütünlüktür hakikat; kendisini bin yıllar boyunca tüm saldırılara karşı koruyabilmiştir ve günümüzde bu sağlam temeller üzerinde yeniden güçlendirilmeyi beklemektedir. Hakikati bütünlüklü ele almak, tarihsel süreçlerde oluşan insanlığın emek, birikim ve manevi yaratımlarının özünü yaşatıp yaşamakla mümkün olacaktır. Ahlaki ilke, kural, ölçü ve değerlerin bu toplumun, hakikat rejiminin yapı taşları olduğu gerçeği ne parçalanabilir ne de değiştirilebilir. Değişiklik ancak uygun biçimlenişlerin gerekirliği oranda tartışılabilir. Örneğin; toplumsallığın zorunlu kıldığı hallerde bu biçimler özüyle ters düşmeyecek şekilde olabilir.
Başkan APO ahlaka başvurulmadan ne toplumsallaşabilir ne de yönetilebilir diyerek ahlakın doğal toplumda olduğu kadar günümüzde de oynadığı role işaret etmektedir.