HAKİKAT VE ÖZGÜRLÜK SORUNU - 3

13 Mijdar 2017 Duşem

Varlık açısından hakikat, o varlığın oluş koşullarına göre olup olmamasıyla açığa çıkar. Hakikat, evrensel ve toplumsal düzlemde varlığın ...








Hakikati varlığın oluş haline uyum olarak tanımlamaktayız. Evrensel ve tekil düzlemde birbirleriyle ilişkili olarak her varlığın bir oluş koşulu vardır. Bu varlık açısından kendi oluş koşullarına uyumu doğruluğunun da ölçütü olmaktadır. Varlık açısından hakikat, o varlığın oluş koşullarına göre olup olmamasıyla açığa çıkar. Hakikat, evrensel ve toplumsal düzlemde varlığın ilişki-çelişki diyalektiğiyle, özgünlük ve bağlılık ilişkisiyle, tekil ve evrensellik bağlamıyla varoluşuna uygunluğuyla belirlenir.

Uyum konusu biraz daha irdelenebilir. Varlık açısından uyum, özne-nesne ilişkisinde olduğu gibi kendi dışında olan bir varlığa uyum değildir. Modernitenin, varlıktan ayrı, kendinde olan, mutlak, değişmez bir öze sahip olan bir varlığa, doğaya, topluma uyumu ya da uygunluğu değildir. Modernitenin, "doğanın kendi yasaları var. Bu yasalar insan dışında oluşur, insan da kendi dışında oluşan bu yasalara uyum sağlarsa hakikati bulur? tarzındaki fikirleri değildir bu uyum. Burada bahsettiğimiz uyum ilişkisi varoluşsal ilişkiye uyumdur. Uyum, söz konusu varlığın diğer varlıklarla karşılıklı ilişki içinde, yani izafi ve ikilemli olarak inşa ettiği gerçeğe uyumudur. Varlığın uyum sağladığı kendi dışındaki başka bir varlık değil, kendisinin de içinde olduğu ilişkiselliğin açığa çıkardığı oluş haline uyumudur. Bundan dolayı varlığın hakikati ilişkiselliğidir. Hakikat açısından uygunluk ilişki haline uygunluktur. Bu oldukça devingen ve canlı bir durumu açığa çıkarır. Bu ilişki âlemine katılmak ve hakikati inşa etmek oldukça güçlü bir esnek zihniyeti, katılımı, seçim yapabilme kabiliyetini gerektirir. Bu ise inşa eden insan gerçeğini ortaya çıkarır. Anlaşıldığı gibi bu edim de özgürlük olmaktadır.

Her varlık bir denge halinde kendini var eder. Bu denge hali uyum, ahenk, simetri olarak da belirtilebilir. Fakat bu denge, uyum, ahenk, simetri sabit kalan, değişmeyen bir yapı arz etmez. Temelinde sürekli oluş, hareket olan bir denge, uyum, ahenk ve simetri hali söz konusudur. Hareketli denge dediğimiz konudur burada söz konusu olan. Bundan dolayı da sürekli kendisini değiştiren, oluşturan, farklılaştıran, çoğaltan, çoklaştıran bir denge, ahenk hali vardır.  Bilimde buna simetrinin kırınımı adı verilir. Simetrik düzen yeni oluş?lara zemin olmak için kırınıma uğrar. Yani ahenk ve denge bozularak diyalektik ikilemler, dolayısıyla yeni varlık türleri ortaya çıkar. Böylece diyalektik bir işleyiş başlar. Büyük patlama sonrası varlık oluşumu böyle bir simetrik kırınımla meydana gelir. Bu çoklu varlık evreni böyle bir özellik taşır. Böylece hareket bir yandan simetri-denge halini bozarken, bir yandan da bu simetri ve dengeyi sağlar, uyum ve ahengi açığa çıkarır. Fakat bu hareketli dengenin altında yatan temel faktör ise varlığın ilişki halidir. Varlık sürekli birleşmeye, birbirine bağlanmaya, kararlı olmaya, bütünleşmeye, sürekli uyum ve denge halinde kendini çoğaltmaya çalışmaktadır. Evren genişlemektedir. Çok küçük bir aralık olarak varlığın birbirini yok etme halinin temel mantığı bile varlığın kendini beslemesine dayanır. Toplum açısından da temel ilişki halinin komünallik, dayanışma, sevgi, yardımlaşma olduğundan kuşku duyulmaz. Bireyciliğin toplumun düşmanı olduğundan yine kuşku duyulmaz. Bundan dolayı, hakikat açısından temel ölçü nedir, diye bir soru soracak olursak, cevabımız elbette sabit, mutlak, değişmeyen ilke, kural, norm olmayacaktır. Sürekli oluş halinde olan, akışkan bir zemin içinde sabit, değişmeyen bir ilke belirleyemeyiz. Hakikat için belirleyebileceğimiz temel ölçüyü böylece ilişki biçimi-hali olarak ifade etmeliyiz.

Eğer beslemeye, üretmeye, yaşatmaya, çoklaşmaya dayalı bir ilişki hali varsa orada hakikat vardır. Varlığın oluşunu sağlayan zemin bu ilişki haliyse ve bu da hareketli bir denge halinde varlığını sağlıyorsa o zaman hakikat varlığın bu oluş haline uyum olmaktadır. Felsefe ve bilimde bu ilişki biçimine Holistik ilişki adı verilirken, toplum biliminde karşılığı komünal ilişki olmaktadır.

Böylece toplumsal anlamda Önder APO?nun teorize ettiği "Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Toplum" ya da "Ahlaki ve Politik Toplum" ya da "Demokratik Uygarlık Toplumu" hakikatin temel ölçüsü olmaktadır. Hakikat Ahlaki ve Politiktir;

Ahlaki ve Politik topluma uyumdur; bu toplumun bilincine, anlamına varmaktır. Bu toplum insanı var eden ve bu varoluşu insanın anlam hali olarak güncelleştiren toplumdur. Yani geçmişte var etmiştir ve hala da var etmeye devam etmektedir. Kadın toplumsallığını ana toplumsallık olarak görmek, doğayla uyum içinde olmak ve her varlığın varoluşunun anlamıyla ifadeye kavuşan demokratik bir toplumsallık bu toplumun ana varoluş dayanaklarını oluşturmaktadır. Tüm bu özellikleri ahlaki ve politik toplum olarak hakikatleştirmek anlamın ve bilmenin de temeli olmaktadır. 

Hakikat ile benzer bir şekilde ele alınması gereken bir kavram da özgürlük kavramı olmaktadır. Özgürlük kavramı da ontolojik bir karaktere sahip olup hakikatin de özü olmaktadır. Hakikatin özünde özgürlük vardır. Hakikat özüne bağlılık, özüne göre oluşmak olarak özgürlüğe göre olmaktır. Bundan dolayı özgürlük sosyolojik ve tarihsel olmalıdır.