DEMOKRATİK ÖZERKLİĞİN İNŞA SORUNLARI ve DEVRİMCİ HALK SAVAŞI - 1

14 Sibat 2018 Çarşem

Devrimci Halk Savaşının hedefi Demokratik Özerklik çözümünü gerçekleştirmektir. Bu da 9 boyutta demokratik ulus inşasını ...








TC-AKP faşizminin,  24 Temmuz 2015 tarihinde başlattığı ve derinleştirdiği soykırım saldırılarına karşı doğru devrimci duruş, Demokratik Özerklik Devrimi?ni Devrimci Halk Savaşı yöntemiyle ve topyekûn direniş temelinde gerçekleştirmektir. Öncelikle Devrimci Halk Savaşı?yla ?topyekûn direniş? kavramlarını doğru ve yeterli anlayıp uygulamaya ihtiyaç vardır. Çünkü yakın geçmişte de bu kavramları doğru ve yeterli anlamamaktan ve uygulamaya koymamaktan dolayı öngördüğümüz ve istediğimiz başarılar elde edilememiştir

Öncelikli olarak Devrimci Halk Savaşı kavramı ele alındığında iki hususa dikkat etmek önem kazanmaktadır.

Birincisi, Devrimci Halk Savaşı, sadece gerilla güçlerinin yürüteceği bir mücadele ya da bir gerilla savaşı değildir. Adından da anlaşıldığı üzere ?halk savaşı?dır. Halkın tüm kesimlerinin katıldığı bir savaştır. Yeni dönemde biz Devrimci Halk Savaşı?nı ideolojik, siyasi, örgütsel ve askeri mücadelelerin toplamı olarak ele alıyoruz. Gerilla kadar siyasi, sosyal örgütlenmeler ve sivil toplum örgütlenmeleri de böyle bir savaşta yerini almalıdır. Devrimci Halk Savaşı dediğimiz, salt askeri bir mücadele değildir. Devrimci Halk Savaşı, siyasi, sosyal, ekonomik, örgütsel ve ideolojik mücadelelerin toplamıdır, hepsini içermektedir. Dolayısıyla da bu çalışmaları yürüten ve bu yolla mücadele eden tüm güçler, Devrimci Halk Savaşı?nı örgütlemek, geliştirmek ve yürütmekten sorumludur. Devrimci Halk Savaşı sivil ya da asker tüm güçlerin ortak katılımıyla topyekûn yürütülen bir mücadeledir.

İkincisi ise, günümüzün Devrimci Halk Savaşı?nı iktidarcı ve devletçi paradigma temelinde süren, mevcut iktidarı yıkıp yerine yeni bir iktidar ya da ulus devlet kurmayı hedefleyen bir savaş olarak görmemek gerekir. Yeni paradigma temelinde gelişen Devrimci Halk Savaşının hedefi Demokratik Özerklik çözümünü gerçekleştirmektir. Bu da 9 boyutta demokratik ulus inşasını gerçekleştirmek ve savunmak anlamına gelmektedir. Demokratik Konfederalizmi Kürdistan'da pratikleştirmeyi, demokratik ulusun siyasi çözümü kapsamında Demokratik Özerklik Devrimini gerçekleştirmeyi ifade etmektedir. Dolayısıyla da savaşın amaçlarını doğru tespit etmek, savaşın vuracağı hedefleri, vurma yöntemlerini, araçlarını doğru belirlemek çok önemlidir. Günümüz Devrimci Halk Savaşı?na ve gerilla mücadelesine geçmişte yaşanan gerilla savaşlarının bir benzeri ve tekrarı olarak yaklaşmak yanlıştır. Bu duruş, eski paradigmada kalmayı ve çizgi dışı olmayı ifade eder. Yeni paradigma ve yeni ideolojik siyasi çizgi temelinde geliştirilecek Devrimci Halk Savaşı, Demokratik Özerklik çözümünü gerçekleştirecek bir halk direnişi ve mücadelesi olmalıdır.

Topyekûn Direniş, kavramıyla kast edilen ise AKP faşizminin geliştirdiği topyekûn özel savaş saldırısına karşı halkımızın ve özgürlük güçlerinin bir bütün olarak topyekûn direniş mücadelesi içerisinde olmayı ifade eder. Topyekûn direniş deniliyor diye salt direniş içerisinde olmak, direniş ifade eden siyasi-askeri eylemler yapmak, ama bu eylemlerin hangi amaçla yapıldığına fazla bakmamak yanlıştır. Topyekun direniş, saldırı olduğunda direnişe geçmek değildir. Bu yetmez. Bunda ısrar edilmesi yanlış bir anlayıştır. Salt direniş içerisinde olmak ve AKP planlarını bozmayı yeterli görmek de eski mücadele çizgisinde kalmaktır. Bu da AKP?nin planlarını bozarak çözüme gelmesini beklemeyi ifade eder ki, bu da AKP?den beklentili olma durumudur. Bu yaklaşım bir orta sınıf tutumu ve çizgisidir. AKP?den veya benzeri güçlerden çözüm beklemek orta sınıf çizgisi izlemek demektir. Topyekûn direniş, Demokratik Özerklik Devrimi?ni başarıya götürecek bir mücadele olarak ele alınmalıdır.

Demokratik Özerklik, dar anlamda demokratik ulusun siyasi boyutunu içermektedir. Geniş anlamda ise Demokratik Konfederalizmin pratikleşmesi anlamına gelmektedir. Her devrimin öncelikle çözüm getirdiği alan siyasal boyuttur. Devrim, siyasal alanda çözüm sağlamadıkça diğer boyutlardaki çözüm çabalarında kesin sonuca ulaşılamaz. Siyasi boyut dışındaki çözüm çabaları bazı gelişmeler sağlayabilir ama sınırlı kalır. Bazı sınırlı gelişmeleri yeni bir toplumsal sistem örgütlemeye vardırmak siyasi boyutta çözüm üretmekle mümkün olur. Bu bakımdan da AKP faşizminin, Tayyip Erdoğan?ın ?köklerini kazıyacağız? diye ifadelendirdiği Kürt soykırımını tamamlamayı hedefleyen saldırılar karşısında  yürüteceğimiz Demokratik Özerklik mücadelesi, öncelikle Demokratik ulusun siyasi boyutunun çözümüne yoğunlaşır. Bu da yönetimin kim olacağı, toplumun nasıl yönetileceği ve özyönetimin olup olmadığı sorularına cevaplar oluşturmayı ifade eder.

Bu temelde yeni mücadele döneminde, demokratik ulus inşasını, üçüncü dönem partileşmesinin toplumsal alan çalışmalarını hem amaçlar ve hedefler bakımından, hem plan ve tarz bakımından, hem de günlük yaşam ve uygulama bakımından eksiksiz ve başarıyla yürütür hale gelmek gerekmektedir. Üçüncü dönem partileşmemizin toplumsal alan çalışmalarının esasında halkı eğitmek ve örgütlemek gelmektedir. Bu dönem, toplumun eğitim ve örgütlenme temelinde kendi kendini yönetir hale gelmesini içermektedir. Geçmişin sadece propaganda eden ve gerillaya yardım ve destek toplayan, pratik işleri ise sadece kadroların yürüttüğü çalışma tarzı ve düzeninin mutlaka aşılması gerekir. Her kadronun, her parti komite ve temsilciliğinin temel görevi halkı eğitmek ve örgütlemektir. Bu anlamda herkesin, her komite ve temsilciliğin bir halk eğitim okulu gibi kendini örgütleyip, planlayarak çalışması gerekir. Kadro, sadece pratik işlerin peşinden koşmamalıdır. Yine Partiye ve Önderlik gerçeğine bağlanmış toplumu yöneten de olmamalıdır. Kadro, halkı eğitip örgütleyen ve kendi kendini yönettiği demokratik konfederalist toplum örgütlülüğü sistemini yaratan ve bir biçimde yönlendirip denetleyen olmalıdır. Bunu da yetkiyle ve yönetimi kendi elinde tutarak değil, eğitim ve örgütlenmeyle, ideolojik ve örgütsel mücadeleyle, siyasi çalışmalara dair yeni görüş ve önerilerle yapmalıdır. Ama mutlaka işleri komünler ve meclisler biçiminde örgütlenmiş halk topluluklarının kendileri kararlaştırmalı, planlamalı ve iş bölümü yaparak kendileri yürütmelidir.

Örgütlü halk, demokratik toplum dediğimiz gerçeklik de budur. Demokratik ulus inşası bu biçimde eğitilmiş, örgütlü ve kendi kendini yöneten toplum haline gelmeyi ifade eder.

Bütün bu konularda hala ciddi zayıflıklar ve eksiklikler yaşanmaktadır. Bu eksikliklerin eleştirilip açığa çıkartılması ve aşılması için konferans ve kongre çalışmalarında da etkili kararlar alınmıştır. O halde sadece karar almak değil, alınan kararları zamana yaymadan ve ertelemeden başarıyla hayata geçirmemiz gerekmektedir. Bunun için de öncelikle her alandaki komün ve meclis sistemi bir laf, ilerisi için bir tasarı ya da yarım yamalak yürütülen bir çalışma olmaktan çıkartılmalıdır. Bütün toplumu içine alan ve oluşan sistem temelinde işleyen yeni yaşam, toplumsal duruş ve çalışma sistemi haline gelmelidir. Halk meclislerimiz böyle bir ekinlikte örgütlenmeli, kendini bulunduğu alanın bütün devrimci-yurtsever çalışmalarından sorumlu ve görevli görmelidir. Yaptığı toplantılarda bu çalışmaları kararlaştırıp planlamalıdır. Geliştirdiği iş bölümü ve gerçekleştirdiği örgütlenmeyle de tüm bu karar ve planları başarıyla hayata geçirmelidir. Çalışma yürüten ve yöneten parti kadrolarımız değil, örgütlenmiş halkın kendisi olmalıdır.