ŞEHİR SAVAŞLARINDA KADININ ROLÜ - 2

09 Nîsan 2018 Duşem

Kendini gerçekleştirme "Xwebûnlaşma" arayışı kadına karşı gelişen tüm baskı ve yıldırmalara karşın Tanrıça kültü her ...








Tarihsel Öz Savunma Direnişlerinde Kadının Rolü

Tarihte Kadın gerçeği tümden çarpıtılmasına rağmen hakikatin öyle olmadığını geçmişte yaşanan örneklerden bilmekteyiz. Kadınlara, toplum içerisinde erkeklere tanına fırsatlar hiçbir zaman tanınmamış, iradesizleştirerek,  insandan sayılmayarak nesneleştirilmiştir.  Cinsiyetçi baskı, şiddet, kırım uygulamaları onların kendilerini düşünce, bilinç ve yetenek boyutu ile geliştirmelerinin önünde sürekli engel olmuştur. Buna rağmen kadın varoluşunu duygu, düşünce, eylem, sanat, meslek vb. Yaşamın her alanında özgür kadın kimliğini görünür kılma mücadelesinden vazgeçmemiştir.  Gelişen tüm toplumsal özgürlük savaşlarında; erkek zihniyetinin toplumda yarattığı geleneksel tüm önyargılarına, güvensizliklerine rağmen kadın kendi iradesini, gücünü ortaya koymuştur. Böylesi durumlarda örgütleyici yeteneğiyle,  kıvrak zekasıyla, savaş taktiklerini geliştirerek başarılı eylemleri sergilemiş, düşmana vurdukları büyük darbelerle efsaneleşmişlerdir. Cinsiyetçi tarih, halk önderi, büyük komutan olan bu kadınları yok saymaya gücü yetmemiştir. Fransa tarihinde Jan Dark, Ortadoğu tarihinde Zenobia, Semiramis, Kara Fatma gibi nice örnek gösterilebilir. Aynı şekilde sayısız bilge,  sanatçı kadınların varlığı bu gerçeği göstermektedir. Kendini gerçekleştirme 'Xwebûnlaşma' arayışı kadına karşı gelişen tüm baskı ve yıldırmalara karşın Tanrıça kültü her zaman kendini görünür kılmıştır.  Tarihi kendi bakışı ve kendine göre yazan erkek zihniyeti kadından hiç söz etmemiş olması, muhteşem direnen kadın gerçeğinin olmadığı anlamına gelmez.  Tüm çarpıtmalara, inkara rağmen kadın gerçeği günümüze kadar yansımış hakikatlerle doludur. Evrensel kadın gerçeğini; halkların geliştirdiği ulusal kurtuluş savaşlarında görmekteyiz.  Fransa, İngiltere, Rusya, Latin Amerika ülkeleri, Filistin,  Kürdistan vb. nice halkların tarihine baktığımızda geliştirilen özgürlük savaşlarında kadın renginin belirgin olduğu görülecektir.

Dünyada Gelişen Öz Savunma Direnişlerinde Kadınlar

1789 Fransa Demokratik Toplum Devriminde;  devrimi başlatan, örgütleyen kadınlar olmuştur. Devrimin inşa sürecinde gelişen olaylarda, direnişlerde tarihsel rol oynayan yine kadınlar olmuştur.  1070'de Paris komünün oluşturulması rol alan kadınlar, iki ay sonra hükümetin Komüne saldırısında ön cephelerde savunmaya katılmışlardır. Şehrin hükümet güçleri ve ordusu tarafından saldırıya uğrayarak,  bombardımana tutulması karşısında direnişin kırılmaması için Paris komünü içerisinde kadınlar hayati rol oynar.  Komün yönetimi ile hükümetin anlaşmaya gelmemesi ve saldırılarının yoğunlaşması karşısında Ulusal Muhafız ordusunda yer alan kadınlar,  Montmartre'a giden yolda kilit bir nokta olan Place Blanche'da kahramanca dövüşen bir kadın taburu meydana getirmişlerdir.  Komünde kadınların oy hakkı yok ve Konseyde hiç kadın üye bulunmamasına rağmen kadınlar kendi iradeleri ve yaratıcı zekaları, cesaretleri sayesinde şehrin savunmasında sonuna kadar fedaice direnmişlerdir.  Bu dönemde devrime damgasını vuran kadınlar olsa da egemen cinsiyetçi erkek zihniyeti bu rolü görmek istememiştir. Devrim içerisinde kendi emeklerine, haklarına sahip çıkan kadınlara karşı vahşice katliamalar geliştirmekten geri duramamıştır. Şu örnek gerçeği yorumsuz gösterecektir. Bu süreçte çıkarılan Temel insan hakları beyannamesinde, devrimin motor gücü olan kadınlardan hiç edilmemiştir. Mücadelenin sonucunda elde edilen eşit oy, seçme ve seçilme hakkı kadına tanınmamıştır. Olympe De Gouges bu haksızlığa karşı  'kadının temel haklar bildirgesi' ni ilan ederek karşı çıkar ve kadın haklarını talep eder. Ancak cinsiyetçi sistem onun başını giyotine vurarak cevap verir. 

Benzer durum İngiltere'de de yaşanır. Devrimde kadınlar büyük rol oynamasına rağmen, kadını o kadar sıfırlayan zihniyet bunu tarihi belgelere geçirmezler. Bu durum kadınların kendi haklarını elde etme mücadelesine yol açar.  Kadının oy hakkı mücadelesi Sufrajet kadın örgütlenmesi ile yürütülür. Sufrajetler radikal eylemlerle erkek sistemini hizaya getirirler. Sabotajdan çeşitli suikast eylemlerine ve işgale kadar gerçekleştirdikleri birçok eylemle toplumu etkilerler. Kadınlar fedai ruhla mücadeleye katılırlar.  Hareketin bir militanı olan Emile Wilde Kral'ın da hazır olduğu bir at yarışmasında protesto amaçlı kendisini atların ayakları önüne atarak yaşamına son vermesi ile kadın sorunu toplumsal gündeme girer. Yurttaşlık mücadelesi ancak 1928 yılında kadına oy hakkının verilmesine kadar sürer.

 Rusya'da Devriminde de yaşanan durum çok farklı değildir.  Ekim devriminde Aleksandra Kolantay liderliğinde merkez komiteye bağlı bir kadın örgütlenmesi vardır. Ekim devrimi için çok büyük çalışma yürüten bu hareketin birçok bürosu, derneği vardır.  Fabrikalarda güçlü örgütlenen işçi kadınları devrimde aktif rol alırlar.  Tüm aileleri, evleri, kadınların yanına gidilerek, onlarla tartışma ve toplantılar gerçekleştirilerek, toplumsal örgütlenerek devrime kadın ruhu aşılanır. Gelişen olaylarda kadın öncü konumdadır. Lenin; Ekim devrimi, 'kadın inisiyatifinde gelişen bir devrimdir' der. Ancak kadın özgürlüğüne sakat ve yetersiz yaklaşımı; küçük burjuva eşitlik anlayışını aşmaz.  Kadın özgürleşmesini devrimle bir çırpıda olabileceği yanılgısındadır. Kadının özgün örgütlenmesini ve sürekliliğini gerekli görmez. Çünkü eşitlik ve özgürlük anlayışı ekonomik boyutla sınırlıdır. Bolşevik partisine yansıyan bu yaklaşımı devrim sonrası kadının dışlanmasına ve devrim öncülerinin teşhirine yol açmıştır.  Bu anlayış Stalin döneminde de hakim olmuştur. Kutsal aile ve toplum değerlerini tartıştırıyor ve hiçe sayıyor diye devrimin öncü Lideri Aleksandra Kolantay teşhir edilmiştir. Devrimden sonra kadın hakları hukukunun tanınmaması gerçekleşen toplumsal devrimin ölü doğmasına ve Reel sosyalizmle çöküşünü yol açmıştır.  ( Özgür kadın kimdir, nasıl yaşar kitabı)

Dünyada yaşanan kadın direnişleri ve gelişen sonuçlardan dolayı Kürdistan Özgürlük Kurtuluş mücadelesini geliştiren Önder APO kadın özgürleşmesine stratejik yaklaşmıştır. O nedenle Önder APO ' Kadın özgürlüğü olgu tanımlamasına uygun olarak kapsam bulmak durumundadır. Genel toplumsal özgürlük ve eşitlik kadın için de direkt özgürlük ve eşitlik olmayabilir. Özgün çaba ve örgütlülük esastır. Yine genel demokratikleşme hareketi kadın için olanaklar açabilir. Fakat kendiliğinden demokrasi getirmez. Kadının bizzat kendi demokratik amaç, örgüt ve çabasını sergilemesi gerekir. Kadına içerilmiş bulunan köleliği karşılayacak bir özgürlük tanımına öncelikle ihtiyaç vardır.' 90 Çözümlemelerinden Kadın Kurtuluş İdeolojisi ve özgün ordulaşma ve partileşmesini geliştirerek diğer önderlerden farkını ve Kürdistan devriminin diğer halk devrimlerinden özgünlüğünü ortaya koyarak, insanlık açısından tarihsel devrimlere gebe bir süreci başlatmıştır. .

Ortadoğu'da Gelişen Direnişler;

Ortadoğu tarihinde gelişen halk direnişlerinde de kadın rengi dominanttır.  Filistin Kurtuluş savaşında direnişi temel örgütleyen ve sürdüren kadınlar olmuştur. Yurtseverlik özü güçlü olan kadınlar, toplumu 7'den 70 kadar herkesi örgütlemiş, İsrail'in hunharca saldırı ve katliamlarına karış halkın sürekli intifada olmasını, özgürlük mücadelelerini dünyaya duyurmalarını sağlamıştır.  Tüm serhildanlarda önde olan kadınlardır. Tarihi eylemelere imza atan kadınlardır. FKÖ üyesi Leyla Xalid üçü eş zamanlı dört uçak kaçırma eylemine katılmıştır. 1969 'da kaçırdığı uçağı yolcuları boşalttıktan sonra Şam'da havaya uçurması gibi sansasyonel eylemlerle ulusal kurtuluş mücadelelerini dünyaya duyurmasında etkili olmuştur.